‘DIŞ POLİTİKA İKTİDARA BIRAKILAMAYACAK KADAR MÜHİM VE ÖNEMLİ BİR ALANDIR’
CHP Genel Başkan Adayı Özgür Özel, 38’inci Olağan Kurultay’da konuştu. Uluslararası ilişkilerin bir devlet politikası olması gerektiğini vurgulayan Özel, “Cumhuriyetimizin birikimi, kültürü, tüm alanlarda olduğu gibi dış politikada da terkedildi. Uluslararası ilişkiler, bir devlet politikası olmaktan çıktı, kişisel hesapların, egoların, pazarlıkların yürütüldüğü bir alana dönüştü. Seçim olduğu zaman iç politika malzemesi yapılan konular, seçim sonrası Türkiye’nin ekonomik zorluklarına dönüştü. Bu şahsi kararlar ayrıca ülkemizi bir sığınmacı deposuna dönüştürecek olmadık bir çekişmenin, lüzumsuz bir didişmenin ve komşumuzun iç işlerine karışan, 4.5 milyon mülteciyi Türkiye’ye getirecek bir süreci tetikledi. Bugün de dış politikadaki durum can yakıcıdır. Ancak CHP, kısa bir süre önce yapılan seçimi kazanamamışken, ‘İktidarı bize devredin, Filistin sorununu çözeceğiz’ dediğinde, toplumda gayr-i ciddi olarak algılanıyor. Dış politika iktidara bırakılamayacak kadar mühim ve önemli bir alandır.” ifadelerini kullandı.
‘CHP, TOPLUMUN SESİNE KULAK TIKAYARAK, DEĞİŞEME DİRENEREK YÖNETİLEMEZ’
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması sırasında diğer adaylar için kullandığı sözleri eleştiren Özel, “Biz sosyal demokrat bir partiyiz. Biz emeğin partisiyiz. Partimiz iktidara benzeyen yöntemlerle, ortak aklı reddeden kararlarla yönetilemez. Toplumun sesine kulak tıkayarak, hatalarda ısrar edilerek, değişeme direnerek yönetilemez. Genel Başkanlığı, Atatürk’ün koltuğunu istediği bir kişiye devredebileceğini düşünmek, Kurultay’ın idaresini değersizleştirmek, buraya gelen bin 200 delegeyi hiçe saymaktır.” dedi.
CHP’de yaşanan Genel Başkanlık seçimi sürecinin zor olmasına rağmen, adaylar arasında tutturulan dilin saygı çerçevesinde olduğunun altını çizen Özel, “Bu süreçte en çok tebrik aldığım şey, böyle zor bir süreçte eleştirilerimizin kişiselleşmemesi ve tutturduğumuz dilin seviyesidir. Kimse bizden bugün bu seçimi kazanmak için partinin sırtına yük olacak bir konuşma yapmamızı beklemesin. Son 4 yılda gitmediğim il kalmadı. Partim için çalıştım. Genel Başkanım için çalıştım. Cumhurbaşkanı adayım için çalıştım. Özgür Özel olarak çalıştım. Partinin bir neferi olarak çalıştım. Bundan sonra da çalışmaya ve saygıda kusur etmemeye önem vereceğiz” şeklinde konuştu.
‘BİZİM PARTİDE HANÇER OLMAZ ANCAK BİZİM PARTİDE KILIÇ DA OLMAZ’
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında kullandığı ‘Sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım’ sözlerini üstüne alınmadığını ifade eden Özel, “Elbette kırıldığımız, üzüldüğümüz hususlar da oldu. Biz yaş olarak, mevki olarak bu sıkıntıları göğüslemek zorundayız. Ancak biraz önce sayın Genel Başkanımızın kullandığı ifade kapının önünde onlarca kameraya, onlarca mikrofona dönüştü. Diyorlar ki; ‘Sayın Genel Başkan bir hançerden bahsetti. Bu hançer konusu sizinle mi ilgili?’ Hiç üstüme alınmadım. Hiç birimizin üstüne alınmadım. CHP’de hançer yok, hançerleyecek kimse de yok. Bizim ne partide ne de partililerde hançer olmaz. Ancak bizim partide kılıç da olmaz. Hani seçimlere 2 gün kala sizin atadığınız, önce Atatürk’e sonra da son Genel Başkanımız size, olmadık laflar söyleyen kadını, sizin ‘bir arkadaşıma sordum’ dediğiniz kişi Hasan Cengiz çıktı. Bu Hasan Cengiz, geçtiğimiz günlerde sayın Genel Başkanımıza bir kılıç getirmiş. Üstüne de ‘Değişimciler için kılıçlar çekildi.’ demiş. Lafım Genel Başkana olamaz ama CHP’de danışmanım diyen fakat profil resminde Recep Tayyip Erdoğan olan, değişim diyenlere kılıç çekecek olanın alnını karşılarım” ifadelerini kullandı.
‘BEN GELİNCE GİDECEKLER’
Özel, konuşmasının devamında “Size namus ve şeref sözü. Bundan sonra karar, güç, yetki örgütündür. Ön seçimin teminatı bir başkan olacağım söz veriyorum. Ön seçimi şöyle yapacağız, 3 oydan birini kadına kullanacaksın. Merkez yoklamasıyla yapıldığı halde bu grupta bir sendikacı bir veteriner yok. Biraz önce kılıçcı danışmandan bahsettim. Yan odasında bir yan odasında daha. Ben gelince gidecekler. O bir kat boşalıyor ya 12 oda var. 12 odada 12 sekreter olacak. İl ve ilçe başkanları Ankara’ya gelince örgütün odası olacak. Genel başkanı beklerken duvar dibine çökmek yok. Odanızda bilgisayarınız, çayınız, kahveniz, telefonunuz. Bundan sonra sağcı danışmanlara verilen odaları il ve ilçe başkanlarım kullanacak söz veriyorum” ifadelerini kaydetti.
‘NEREDE OLMAMIZ GEREKİYORSA HEP YANINIZDAYDIK’
Özgür Özel konuşmasına şöyle devam etti:
“Bir vefa tartışmasıdır gidiyor. Bu vefayı çok konuşan bazı arkadaşlarımın gözünün içine bakarak konuşmak isterim. Vefa, Genel Başkanımız 13’üncü katta otururken, parti meclisi listesi yapacakken, belediyelerde karar verecekken gösterilmez. Eğer bir vefa olacaksa Genel Başkanımız görevini bıraktıktan sonra gösterilir. Biraz önce izlediğimiz videoyu çok beğendim. Sayın Genel Başkanım, size karşı hiç saygısızlık yapmadım, yapmam. Videoda adalet yürüyüşü var. Siz dediniz ki: ‘birileri vardı, değişmesi gerekiyordu, değişmiyorlardı, değiştirdim.’ Adalet yürüyüşünde Özgür Özel vardı, anons yapıyordu. Veli Ağababa vardı, kortej açıyordu. Bülent Tezcan vardı, fikrini vermişti. Tekin Bingöl ve bütün arkadaşlar oradaydı. Çubuk’ta Murat Emir yanı başınızdaydı. Şavşat’ta Seyit Torun sizinle birlikte Kirpi’nin içindeydi. Nerede olmamız gerekiyorsa hep yanınızdaydık. Saygısızlık için değil ama sırtımıza da bu yükü vurmayın. Ancak 39 milletvekili verilirken hem vallahi hem billahi biz yoktuk, Oğuz Kaan Salıcı vardı. Yine yanınızda. Gizli protokol yapılırken vallahi biz yoktuk, danışmanınız vardı. Yine yanınızda. Şöyle bir gerçeği ifade etmek isterim. Elbette hatamız, yanlışımız olmuştur. Ama bir gerçek var ki; o çok dönemlik denilenler 25 kişi. 17’si sizin yanınızda, 8’i bizim yanımızda. Bizim arkadaşlar şöyle söylüyor: ‘Değişim bizden başlayacak, hiçbir görev almayacağız. Benim listelerimde parti meclisinde bir tane bile geçmiş dönemde görev alan arkadaş olmayacak. Gençlik olacak, örgüt olacak. Söz veriyoruz.”
‘KEŞKE BURADA ANLATTIKLARINI YÜZÜME SÖYLESEYDİN’
Divan Başkanı Ekrem İmamoğlu; konuşmama kararı alan Genel Başkan Adayı Kılıçdaroğlu’nun Özgür Özel’in konuşması ardından, kendisine söz hakkı doğduğu gerekçesi ile konuşmak istediğini belirterek, Kılıçdaroğlu’na söz hakkı verdi. Kılıçdaroğlu konuşmasında; Özgür Özel’in ‘Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız yok’ iddiasına yanıt vererek, “Eğer uzun yıllardır beraber çalışıyorsak ve CHP’nin bir dış politika Danışma Kurulu olduğunu bilmiyorsa bir arkadaşımız ve o dış politika kurulunda iki genel başkan yardımcımızın da yer aldığını bilmiyorsa oraya bir soru işareti koymak zorundayım. Dış politika konusunda büyük elçilik yapmış arkadaşımız uzun süre danışmanlığımı yaptı evet listeye koyduk seçilmedi. Örgüt izin vermedi. Örgütün Parti Meclisi’ne (PM) seçmediği emekli bir büyük elçiyi ben nasıl hangi gerekçe ile Merkez Yönetim Kurulu’na (MYK) taşıyacağım. Eleştiriye açığım. Benim kadar eleştiriye açık olan hiç kimse yoktur. PM’de beni eleştirenin asla sözünü kesmem ve dinlerim. Olur ya eleştiriden yararlanacağım bir şey olur mu diye. Kısaca keşke burada anlattıklarını yüzüme karşı söyleseydin” dedi.
‘O ARKADAŞLAR TÜRKİYE’Yİ DEĞİŞTİREMEZLER’
Kılıçdaroğlu, Amerika’ya ve İngiltereye neden gittiğini hala Özgür Özel’in öğrenemediğini söyleyerek, “Çipin yatırımını yapacağız. Türkiye’ye teknoloji getireceğiz. Dünyanın bir numaralı üniversitesine gidiyorum, MIT’ye gidiyorum. Hala ondan haberi olmayan bir kişi varsa ve partide görev yapıyorsa beni dinlemiyor demektir. Bakınız Osmanlı Sanayi Devrimi’ni kaçırdığı için battı. Türkiye’nin teknoloji devrimini yakalaması lazım. Dünyanın en önemli hocalarıyla, en önemli üniversiteleri ile görüştüm. Ben Almanya’daki yapay zeka merkezini, 60 yıldır kurulan İngiltere’deki yapay zeka merkezini geziyorum. Bu ülkeye teknoloji devrimini getirmek için mücadele ediyorum. ve ben bunu defalarca söylüyorum. Hala burada kısır bir politik tartışma konusu oluyorsa o arkadaşlar Türkiye’yi değiştiremezler ve dönüştüremezler. Türkiye akılla, bilgiyle, birikimle büyüyecek. Bakınız CHP’nin geliştirdiği bir kavram var. ‘Yüksek Yetenek İnşası’ toplumun en zeki çocuklarını devlet desteği ile yurt dışına göndermek ve o çocukların tamamını Türkiye’ye getirip Türkiye’ye hizmet eder noktaya taşımak. Siz de yüksek yetenek inşasını dahi bilmiyorsanız CHP’yi tanımıyorsunuz demektir” ifadelerini kullandı.
‘DÜN NE İSEK BUGÜN DE AYNISI OLACAĞIZ’
Örgütlere gönderilen paranın tüzükte yüzde 40 ile sınırlandığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Biz de yüzde 40’ını gönderiyoruz. Ama ayrıca bina da alıyoruz. Peki yüzde 40’ını göndermediysek neden mali rapora hep beraber el kaldırıp ‘evet’ dedik. Bu partinin bütün hesapları tüzüğümüz de dahil olmak üzere denetlenir. Sayıştay tarafından denetlenir, Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenir. Her kuruşun hesabını veririz. Dolayısıyla eleştiriye eyvallah ama eleştirinin kendi içinde tutarlı olması lazım. Dedim ki, ‘Ömür boyu benim genel başkanlık yapmak gibi bir şeyim yok zaten, olamaz da buna kararı örgüt verir. Ama ben günü gelecek güçlü bir sosyal demokrat arkadaşımıza görevi devredeceğim’ Daha bir ay önce İstanbul’da 2 il başkanımız devir teslim töreni yaptı, nasıl yaptı? Arkadaşlar ben de yeni seçilen bir başkana devir teslim yapmayacak mıyım? Bunun sağ ile sol ile ne ilgisi var. Elbette kurultay bir genel başkan seçecek ben de eski genel başkan olarak diyeceğim ki; ‘Gel devir teslim töreni yapacağız, örgütleri çağıracağız. Orada uygar bir şekilde tokalaşacağız’ Ben ona çiçek vereceğim, o bana çiçek verecek. Ne odası arkadaşlar ya ne arka kapı planları, genel başkanı seçecek olan sizlersiniz. Partinin örgütleri seçecek bizler de devir teslim töreni yapacağız uygar insanlar gibi. Bunlar uygar bir devletin gerekleridir zaten. Bunu alıp da başka yerlere çekmenin mantığı var mı? Sanki örgüt hiç yok ben tek başıma genel başkan seçiyorum. Genel Başkanı siz seçeceksiniz. Eğer olayları çarpıtarak anlatırsanız doğru değil. Genel başkan olacak kişinin olayları çarpıtmadan sizin önünüze sağ duyu ile çıkmalı. Ben Özgür kardeşimizi severim uzun süredir beraberiz. Belediye başkanı adayı oldu, milletvekili adayı oldu yeri geldi ön seçim yeri geldi merkez yoklaması. Bu arkadaşlar ile beraberdik. Bütün o eleştirileri keşke MYK’da keşke PM’de söyleselerdi. Ben de dinleseydim ve beraber mücadelemizi yapsaydık. Orada ‘evet’ diyeceksin, buraya gelince ‘hayır’ diyeceksin. Olmaz. Genel başkanlarda çifte standart olmaz. Dün ne ise bugün de aynısını olacağız” diye konuştu.
Elif ER BULUT- Barış TAŞKIRAN- Canberk ÖZTÜRK/ ANKARA,